Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ZORUNLU EĞİTİM ÜZERİNE

  Renk, hız, son dakika ve yapay gündemlerle bizi zihnen ve sosyal olarak kadrajın önüne hapseden televizyonda bir alt yazı. Yükseköğretimde 4 yıllık programlar 3 yıl oluyor, öğretim süresi kısalıyor. Birkaç gün sonra benzer bir haber daha. 12 yıllık zorunlu eğitim kısalacak diye. Sevindirici haberler. Ulusal eğitimin tavan yaptığı 20. Yüzyılda devletin iyi vatandaşlıktan kopmaları engelleme çabası ve sermayenin okulu  kār alanı / sektör olarak görmesinden bu yana okulda kalma süresi git gide uzatıldı. Bu süreçte eğitimin yaygınlaştırılması, ders yüklerinin arttırılması ve bu yükün Amerika menşeli testlerle doldurulması, merkezi sınavlara hazırlık için zamansızlık ikliminde oyundan/sosyal alandan uzak, testle tost arasında sıkışmış ancak okumayan, düşünmeyen yalnızca söyleneni tekrar eden Paulo Freire ’in tabiriyle bankacılık yapan nesiller yetişti/yetişiyor.   Bu açıdan öğretim süresinin kısaltılması hani reform demesek te yeniden yapılandırma için güzel bir adım old...
En son yayınlar

OKULLARDA FORMA ZORUNLULUĞU BİR DİSİPLİN ARACIDIR

    Bizim zamanımızda okul heyecanı siyah önlük ve beyaz yaka ile başlardı. Sonraları siyah önlüklerin yerini mavi, ardından değişik renkte önlükler almaya başladı. Bizim siyah önlük beyaz yaka ise siyah beyaz fotoğraflarda tebessümle bakılan birer anı olarak kaldı. Okul kıyafetleri, eğitim sisteminin en eski geleneklerinden biri. Eğitimin devlet tarafından verildiği ve ulu­sallığın yeniden üretilmesinin amaç olduğu eğitim sistemlerinde okullarda belirli bir kıyafet var olmuştur. Türkiye’de siyah önlük ve beyaz yaka ilk defa 1981’de tam olarak tanımlandı ve zorunlu hâle getirildi. Ancak bu tarihin öncesinde ilkokul öğrencileri- daha esnek olmakla birlikte- önlük giyerek okula gittikleri bilinmektedir. Cumhuriyet okullarında zorunlu kılık kıyafetin aynen eğitim politikaları gibi dikiş tutmayan tarihi var. 1989 yılından itibaren deniz mavisi, lacivert, siyah ve gri renklerden birinin önlük rengi olarak seçilmesine karar verildi. 2008 yılında ilköğretim okullarında mavi önlük...

MOSTAR’A YEŞİL YEŞİL

  Bosna nasıllığını bilmediğim bir ülkeydi. Tabii ki de önceden baktım, nerede ne var diye. Gezi yazılarında günün modası ile yeme içme, nasıl gidilir, nasıl eğlenilir öğrendim kolaylaştırıcı sitelerden. Bosna yaklaşık 30 yıl önce yaşadığı savaşın izlerini hala üstünden atamamış bir ülke. Şehrin merkezini çevreleyen eteklerde beyaz renklerde mezarlıklar ve mezar taşlarında 1993, 1994, 1995 ölüm tarihleri. Yanlarında ise kahramanları Aliya Izzetbegoviç. İnsanların yüzlerindeki derin acıyı görmenin yanında binalarda kurşun izleri.   Saraybosna’da Latin köprüsü. Tarihle anılmış bir köprü. Köprüyü geçtiğinizde hemen sokağın köşesinde kaldırım üzerinde 1914 yazısı. 1914 yılında Saraybosna’ya ziyarete gelen Avusturya veliahtı ve eşinin bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesiyle başlayan Birinci Dünya Savaşının tanığı bu Latin Köprüsü. Yani savaşın başladığı yer.   Latin Köprüsü bir köprüden çok daha fazlası. Köprünün üzerinde bazı kilitlere rastladık. Önce anlam vereme...

EĞİTİMDE DÖNÜŞÜM DEVAM EDİYOR?

  Bu yazı Öğretmen Dünyası , Sayı;385'te yayımlanmıştır. Haziran 2011 seçimlerinden önce parti genel başkanları miting alanlarında vaatlerini sıraladılar. Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısını doğrudan, diğerlerini de dolaylı olarak ilgilendiren eğitimle ilgili olarak kendi adıma liderlerin karşılıklı sataşmalarından başka kayda değer bir şeyler duymadım.      Doktora ders aşamasında iken Eğitim Politikaları dersinde hazırlamış olduğum hükümet programlarında eğitim konulu çalışmadan bu yana mümkün olduğunca parti ve hükümet programlarını takip etmeye çalışırım. Programlardaki vaatlerin genellikle birbirlerinin kes kopyala yapıştır türünden genel ifadeler olduğunu söyleyebilirim. Eğitimde niteliğin arttırılması, öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilmesi, okullaşma oranlarının yükseltilmesi ve YÖK’ün kaldırılması (ama kaldırılmaz) şeklinde sıralanan ifadeler bazı popüler kavramlarla da süslenerek kamuoyuna sunulur. Bunların eğitsel açıdan uygunluğu veya ölç...

Yitik Anılar Şehrinde Bütün Bir Adam

 Bu yazı  08 Şub 2009 tarihinde  https://www.izedebiyat.com sitesinde yayımlanmıştır Bir kitap okunduğunda, film veya tiyatro izlendiğinde mutlaka insan kendinden bir şeyler bulur. Hatta insan ne kadar kendinden bir şeyler bulursa o kadar okuduğu veya izlediği eserle daha çok bütünleşir ve olaylar akışını merak eder. Eğitim bilimle uğraşanlar insanın ilgisine hitap edildiğinde öğrenmenin ve merakın sürekliliğini belirtirler. Belki de kitap okumanın bir amacı da kendini geliştirme, merak, ilgi, öğrenme ihtiyacı vs. gibi içsel güdülenme kaynakları veya meslek edinme, statü gibi dışsal kaynaklardan ziyade kendinden bir şeyler bulmasından kaynaklı dürtülerdir. Bugüne kadar okuduğum kitaplarda kendimden çok şey buldum. Son okuduğum kitapta daha öncekilerden kat be kat daha fazlasını hatta kendimi bulduğumu söyleyebilirim. Yaşadıklarımı, yaşayamadıklarımı, özlemlerimi, öteki olmam veya berikine sığınmamı, özlemlerimi, sıkıntılarımı, iç çekişmelerimi, umutlarımı bulduğum bir kit...

Başarı Test Çözmede Değil Yetenekte Aranmalı

  Bu yazı  14 Nis 2011 tarihinde  https://www.izedebiyat.com sitesinde yayımlanmıştır.  Acun Ilıcalı’nın hazırlayıp sunduğu Yetenek Sizsiniz Türkiye programında insanlar yeteneklerini sergilediler. Programın şov, görsellik ve performansa dayalı popülaritesinin yanında insanların yeteneklerini göstermesi açısından dikkate değerdi. Bir başka ilginç nokta ise insanların kurumsal destek almadan veya bir yetiştirme programından geçmeden yeteneklerini keşfetmeleri ve bunu sergilemeleri. Yeteneklerini gösterenlerin öz güvenlerinin yüksekliği de bir başka önemli nokta. O zaman denilebilir ki yetenek denilen olgu kişiye özgü ve sonucu da öz güven ve başarı demektir. Acun Ilıcalı’ya teşekkür noktamız da insanlarımızın her alanda birer yeteneklerinin olduğunun hatırlatmasını sağlamasıdır. Bunun acı noktası da programın müdavimi olarak izlediğim hiçbir yeteneğin formal yetiştirme programlarıyla yani eğitim sistemi dediğimiz okul aracılığıyla ortaya çıkarılmamış olması. Yetenek d...

İspanya, Malaga ve Hola

Bu yazı  06 Haz 2011 tarihinde  https://www.izedebiyat.com sitesinde yayımlanmıştır.    23-27 Mayıs tarihleri arasında Erasmus ders verme hareketliliği kapsamında İspanya’nın Malaga kentinde yer alan Malaga Üniversitesi’nde bulundum. Bu hareketliliğin amacı, Avrupa ülkelerindeki akademik personelin bilgi ve deneyiminden faydalanmak, öğretim yöntemleri konusunda uzmanlık ve deneyim değişimini teşvik etmek, yükseköğretim kurumlarındaki derslerin çeşit ve içeriğini zenginleştirme konusunda destek olmak şeklinde sıralanır. Bu yazının amacı da İspanya’da eğitim ekseninde gözlemlediklerimi ve öğrendiklerimi paylaşmaktır. Ancak eğitimle ilgili konulara değinmeden önce kısaca İspanya’dan, Malaga’ dan bahsetmek isterim. İspanya’yı futbolu ve boğa güreşleri ile bilirdim. Nazım Hikmet’in “İspanya bir kanlı güldür göğsümüzde açılmış” mısrasını ve Nedim Gürsel’in boğa güreşlerindeki eziyete değinen “Güneşte Ölüm” kitabını, İspanyol Şair Federico Garcia Lorca’nın bu güreşlerde can...