Ana içeriğe atla

İspanya, Malaga ve Hola


Bu yazı 06 Haz 2011 tarihinde https://www.izedebiyat.com sitesinde yayımlanmıştır. 

 23-27 Mayıs tarihleri arasında Erasmus ders verme hareketliliği kapsamında İspanya’nın Malaga kentinde yer alan Malaga Üniversitesi’nde bulundum. Bu hareketliliğin amacı, Avrupa ülkelerindeki akademik personelin bilgi ve deneyiminden faydalanmak, öğretim yöntemleri konusunda uzmanlık ve deneyim değişimini teşvik etmek, yükseköğretim kurumlarındaki derslerin çeşit ve içeriğini zenginleştirme konusunda destek olmak şeklinde sıralanır. Bu yazının amacı da İspanya’da eğitim ekseninde gözlemlediklerimi ve öğrendiklerimi paylaşmaktır. Ancak eğitimle ilgili konulara değinmeden önce kısaca İspanya’dan, Malaga’ dan bahsetmek isterim.

İspanya’yı futbolu ve boğa güreşleri ile bilirdim. Nazım Hikmet’in “İspanya bir kanlı güldür göğsümüzde açılmış” mısrasını ve Nedim Gürsel’in boğa güreşlerindeki eziyete değinen “Güneşte Ölüm” kitabını, İspanyol Şair Federico Garcia Lorca’nın bu güreşlerde can veren biri için yazdığı “akşamüstü saat beşte/ Ve ötesi ölümdü yalnızca ölüm/akşamüstü saat beşte” şiiri bildiklerimdi. Güreşlerin bir geleneksellikten ziyade ekonomik canlılık ve reklam için yapılıyor olması içimde bir uzaklık ta oluşturmuştu. Ancak bu duygularımı bir kenara bırakarak yalnızca güzellikleri görmem gerektiği konusunda kendimi şartlandırmıştım.
Gittiğim her yerde verilen tanıtım broşürlerinde Malaganın bir “ışık” kenti olduğu yazılıyordu. Gerçekten bir tarafının deniz olması, diğer kısımlarının açıklığı, Türkiye saati ile saat 10’a kadar havanın aydınlık olması, güneşi her zaman tepenizde hissetmeniz bu tezi doğrular nitelikte. Ayrıca insanların selamlaşırken birbirlerine hola (İspanyolca da merhaba demek) derlerken yüzlerinin gülümsemesi ve gözlerinden ışık süzülmesi kentin aydınlığının insanlara yansıması olarak gösterilebilir. Kente hâkim muhteşem kalesi, arenası, limanı, botanik bahçesini andırır parkı, tarihi dokuya sadık kalma bu ışık ile bütünleşmiş ayrı birer güzellik. Ünlü ressam Pablo Picasso’nun görülmeye değer tabloları ve ressamın kentle bütünleşmesi de kentin ışığını evrenselleştiren öğelerdir. Ayrıca Cebeli Tarık boğazındaki gizemli hava, Atlas Okyanusu ile Akdeniz’in birleştiği çizgi, Avrupa ile Afrika’nın yakınlaştığı nokta beni oldukça etkileyen muhteşem yerlerdi.
Malaga Üniversitesi Eğitim Fakültesinde spor salonunda anasınıfı öğretmen adaylarının yapmış oldukları beden eğitimi dersi dikkatimi çekti. Bizim bildiğimiz anlamda beden eğitimi dersleri koşu, top, ip atlama vs. gibi etkinlikler ile yapılır. Ancak orada 4/5 kişilik öğrenci grubunun bildiğimiz etkinlikler dışında normal günlük yaşantımızda yaptığımız yürüme, beden dili, sohbet, atlama, sekme vs. gibi psiko-motor davranışları oyunlaştırarak sergilediklerini gördüm. Yani “hayatın ritmini” eğitim yoluyla sergilemek çok hoştu.
İspanya da eğitim sisteminin genel amaçları ulusal bağlılık, sosyal değişme, fırsat eşitliği ve siyasi bütünleşme için demokratik değerlere bağılık şeklinde sıralanmıştır. Eğitim sistemi okul öncesi, zorunlu eğitim(ilköğretim ve ortaöğretim 1. devre), ortaöğretim ve yükseköğretim şeklinde kademelendirilmiştir.
Okul öncesi eğitimin amacı çocukların fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal ve ahlaki gelişimlerinin sağlanmasıdır. Bu eğitim kademesi 0-3 yaş ve 3-6 yaş arası olmak üzere iki döneme ayrılıyor. Kamuya ve özel kesime ait okullar vardır. Kamu okullarındaki öğrenci giderlerinin bir kısmı velilerce karşılanıyor. 4 ve 5 yaşındaki çocuklardaki okullaşma oranları % 100 dür. Avrupa’nın tüm ülkelerinde olduğu gibi İspanya’da da okul öncesi eğitim zorunlu değil, isteğe bağlıdır.
Zorunlu eğitimin 1. Kademesi olan ilköğretim aşamasının amacı, tüm çocuklara eşit ve ortak bir eğitim sunmayı, temel kültürel özellikleri kazandırmayı, anlatım ve aritmetik beceriler oluşturmayı, öğrencide karar alma ve uygulama becerisi geliştirmeyi amaçlar. İlköğretim, 6-8, 8-10, 10-12 yaşlarını kapsayacak şekilde her biri iki yıl olan üç devre şeklinde düzenlenmiştir. Ortaöğretimin 1. devresinin amacı ise temel kültürel değerlerle donatılma, sorumluluk duygusu kazandırma ve hayata hazırlamak olarak belirlenmiştir. Bu devre ise 12-14 ve 14-16 yaş grubundaki çocuklar için iki eş döneme ayrılmıştır. Zorunlu eğitim kademesi altı yıl ilköğretim, dört yıl ortaöğretim 1. devre olmak üzere toplam 10 yıl sürer. Zorunlu eğitimin son iki yılında yöneltme ve mesleki rehberlik etkinlikleri ile seçimlik derslere ağırlık veriliyor. Sınıf geçmede veya sınıf tekrarında öğretmen kararı belirleyicidir.
Ortaöğretim 2. devresinin amacı öğrenciyi üniversiteye, mesleğe ve iş yaşamına hazırlamak şeklinde sıralanıyor. Bu öğretim kademesi genel lise ve meslek liseleri şeklinde iki kısma ayrılıyor. Mesleki eğitimde değerlendirme sürekli olarak yapılıyor.
Ortaöğretimi başarıyla bitiren her öğrenci birer üniversite adayı olarak görülüyor. Yükseköğretime kayıt için her üniversite kendi bünyesinde uygulanacak seçme sınavlarının zamanını, öğrenci başvuru tarihlerini ve yapılacak sınavın niteliğini belirliyor. Üniversitelerin özerk yapısı sayesinde bu kurumlar okul aktivitelerini, servislerini, ders müfredatlarını kendileri düzenliyorlar. Devlet Üniversitelerinin yanında özel üniversiteler de mevcuttur. Araştırma ve lisansüstü çalışmalar enstitülerde yapılıyor. Üniversite düzeyinde olmayan ancak yükseköğretim çağ nüfusunun devam ettiği üst düzeyde mesleki eğitim/güzel sanatlar eğitimi şeklinde bir yapılanma dikkati çekiyor. Müzik, dans, tiyatro, sanatsal objelerin korunması ve restorasyonu, plastik sanatlar bu yapılanmada yer alan programlar. Bu öğretim kurumlarında üniversite derecesine denk diplomalar veriliyor.
Ülkenin eğitim politikalarının genel olarak belirleyicisi ve denetleyicisi Eğitim ve Kültür Bakanlığıdır. Bakanlık üst çatıyı oluşturmasına rağmen ülkedeki idari özerklik yapılanması eğitim kurumlarının da yönetsel olarak özerkleşmesini sağlamıştır. Tüm öğretim kurumlarında yöneticiden ziyade yönetimde komisyon ve kurullar önemli rol oynamaktadır.
Görüldüğü üzere İspanya eğitim sistemi amaç ve yapı olarak Türkiye eğitim sisteminden farklılık gösterdiği söylenemez. Ancak diğer ülkelerde olduğu gibi İspanya’da da ezberci eğitime neden olan dershane ve test kitaplarını hiç görmedim.

Dr. Sadık Kartal
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Sadikkartal02@mynet.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PROJECİLİK VE PROJE OKULLARI

  Birkaç yıl önce bir öğrencim beni ziyaretinde öğretmen olarak atandıktan sonra evlilik gibi bir projesinin olduğunu söylemişti. Gülümsemiştim ama projecilik öyle sıkça kullanılmaya başlanmıştı ki öğretmen adayının da diline pelesenk olmuştu.   1980’lı yıllardan başlayan ve 1990’lı yıllarda ivme kazanan liberal politikaların etkisi ile devletin okula yeterince kaynak ayırmaması nedeniyle okulların kendi yağlarında kavrulmaları yani kaynak arayışları için liberal kesimin ve yöneticilerin kaynak için adres gösterdikleri proje üretmek oldu. Gelinen noktada yönetici, yazar, çizer ve akademisyen takımının sürekli referansta bulundukları OECD 2024 verilerine göre tüm kademeler için öğrenci başına yapılan kamunun eğitim kurumları harcamasında Türkiye, Meksika’dan sonra en düşük harcama yapan OECD ülkesidir . Projeler, MEB dışında diğer bakanlıklar, firmalar, dış kaynaklar, gönüllü kuruluşlarla işbirliği ile yani onların verdikleri destek ile yürütülmekte. Projelerin içeriğine bakı...

ZORUNLU EĞİTİM ÜZERİNE

  Renk, hız, son dakika ve yapay gündemlerle bizi zihnen ve sosyal olarak kadrajın önüne hapseden televizyonda bir alt yazı. Yükseköğretimde 4 yıllık programlar 3 yıl oluyor, öğretim süresi kısalıyor. Birkaç gün sonra benzer bir haber daha. 12 yıllık zorunlu eğitim kısalacak diye. Sevindirici haberler. Ulusal eğitimin tavan yaptığı 20. Yüzyılda devletin iyi vatandaşlıktan kopmaları engelleme çabası ve sermayenin okulu  kār alanı / sektör olarak görmesinden bu yana okulda kalma süresi git gide uzatıldı. Bu süreçte eğitimin yaygınlaştırılması, ders yüklerinin arttırılması ve bu yükün Amerika menşeli testlerle doldurulması, merkezi sınavlara hazırlık için zamansızlık ikliminde oyundan/sosyal alandan uzak, testle tost arasında sıkışmış ancak okumayan, düşünmeyen yalnızca söyleneni tekrar eden Paulo Freire ’in tabiriyle bankacılık yapan nesiller yetişti/yetişiyor.   Bu açıdan öğretim süresinin kısaltılması hani reform demesek te yeniden yapılandırma için güzel bir adım old...

OKULLARDA FORMA ZORUNLULUĞU BİR DİSİPLİN ARACIDIR

    Bizim zamanımızda okul heyecanı siyah önlük ve beyaz yaka ile başlardı. Sonraları siyah önlüklerin yerini mavi, ardından değişik renkte önlükler almaya başladı. Bizim siyah önlük beyaz yaka ise siyah beyaz fotoğraflarda tebessümle bakılan birer anı olarak kaldı. Okul kıyafetleri, eğitim sisteminin en eski geleneklerinden biri. Eğitimin devlet tarafından verildiği ve ulu­sallığın yeniden üretilmesinin amaç olduğu eğitim sistemlerinde okullarda belirli bir kıyafet var olmuştur. Türkiye’de siyah önlük ve beyaz yaka ilk defa 1981’de tam olarak tanımlandı ve zorunlu hâle getirildi. Ancak bu tarihin öncesinde ilkokul öğrencileri- daha esnek olmakla birlikte- önlük giyerek okula gittikleri bilinmektedir. Cumhuriyet okullarında zorunlu kılık kıyafetin aynen eğitim politikaları gibi dikiş tutmayan tarihi var. 1989 yılından itibaren deniz mavisi, lacivert, siyah ve gri renklerden birinin önlük rengi olarak seçilmesine karar verildi. 2008 yılında ilköğretim okullarında mavi önlük...