Mavi benekli evimizin kapısından dışarı
çıktığımda karşımda Çiyaye Kızıldağe arkamda Çiyaye Spi. Özgürlüğün üst
perdesinden nefes alışımı hatırlıyorum. İki odalı ve artısının olmadığı
evimizin etrafında dağ, taş, ova, yamaç. Ev de bizimdi semt te.
Evimizin arkasında ise her daim sevgilerine ve
hoşgörülerine sığındığım, katıklarına gönülden ortak olduğum, destekçilerim,
danışmanlarım, bilge insanlar nenem ve dedem. Ve de amca ve bibilerim. O zamanlar
hayatı yalnızca ben ve onlar olarak bilirdim. Yaşam hep bu şekilde olacaktı. Her
daim yanımda olacaklardı. Bilemezdim bunun bir döngü olduğunu.
Cengâver
dedem söz ustalığından olsa gerek anlatı ustamdı, koruyucu meleğim ve
kahramanımdı. Kayıtlarda Kırık Memet, Qıdo, Mıhemedo ya da kendisinin
okuyamadığı kimlikteki yazımı ile Mehmet Kartal. Söz ustalığı, anlatımındaki
hoş sohbet ve muhabbetiyle bir eğitimci olarak anlatım/dinleme noktasında ne
kadar etkili, verimli olduğunu bilirim. Hatta anlatım dinleme esaslı toplantı
yönetimi kitabıma örnek bile oldu. Bu cengâverin anlattıkları yüzlerce sayfa
tutacak bir metin olacak nitelikte. Ancak hayatı direniş, kahramanlık, çırpınma,
direnme ve mücadele ile dolu. Doğaya ve zalime karşı olan bu mücadele bir
yetimin başarısının bir hayli üstünde.
Cengaver dedem altı aylık iken en büyük dayanağı olan babasını kaybeder.
Dört kardeşin en küçüğü. Ağabey Mamad en büyükleri, onun küçüğü Usuf ve de Haci.
Yetimliğin ne menem bir şey olduğunu herhalde yaşayan bilir bir de dedem.
Tarifi imkânsızdır. Yaşadıklarından birkaç örnek.
Büyük nenem Aş Fatma yetimlerini beslemek için
doğduğu mekânlara geri döner. Köyün sürüsünü bir yıllığına çocukları güdecek ve
güdülen her danaya karşılık bir teneke buğday. Mamado’nun toyluğundan olsa gerek güttüğü
danalar başkasının malına zarar verince alacağını alamaz. Evin katığı iki
yıllık olmalı, hem o yıl hem de gelecek yıla, ne olur ne olmaz. Aş Fatma başka
köye göçer, aş için yetimlere ekmek için. Terşi örerek geçimini sağlar. Para biriktirir,
iki keçidir karşılığı. Serveti olmuştur, yetimlere katık için. Sevinci
kursağında kalır, yetimlerinin anasının. Köyün zengini bu iki keçi kimin der, Aş
Fatma’nın yani yetimlerin derler. Birini kesin de yiyelim der, ağa efendi. Kimse korkusundan sesini çıkaramaz. Dedemin
deyimiyle yetimin hakkı deyyusun
midesindedir.
Yetimlerin barınakları ise iki direkli kıl çadırdır. Bir ara onu da
yitirdiklerinde 12 aile mağarada bir kışı geçirir. Birinci paylaşım savaşına
denk gelen bu zamanda muktedirler parselleme derdindedir.
Yaşanılanların
resmi tarafında ise uluslaşmanın sonucu olarak onlar da belirlenen standartlara
karışırlar. Aş Fatma’nın Türkçesi kuvvetlidir. Ninnileri, hikâyeleri ve
ağıtları meşhurdur. Soyadı Kânunu ile kartal soyadını alır, aile. Aş Fatma’nın
yetimlerden birisi daha bıyıkları yeni terlemişken göç eyler bu dünyadan, yoksulluğuna
yoksulluk eklenir. Hemi de en acısından.
Kıdık Memed büyür. Artık evlenme vaktidir onun için. Saatlerce yol
yürüyerek Adana’nın sıcağına, sineğine, bataklığına katlanarak para biriktirir.
Deve alır. Yol almıştır artık. Çalışır çırpınır. Fata Hasi Muse ile evlenir.
Artık mal, mülk ve kendince servet
sahibidir. Korumak ise zordur. Mücadele insanı dedem hep hak ve hukukun
yanında, zalime ve zulme karşı direndiğinde sığındığı tek kapı dilini layıkıyla
bilemediği adaletin kapısıdır. Savunma hakkı için bulunduğu bir mahkeme
salonunda avukatın söylediklerini yetersiz bularak söz ister. Mahkeme başkanın amcada söz çok ancak dil yok sözü haklılığının
delilidir.
İlklerin adamıdır o. Köyün camisinin temelinin
atılmasında öncüdür. Yine beşinci farzı yerine getirmek için vakti deyip hicaza
gittiğini çocukluğumun en büyük anısı olarak hatırlıyorum.
Fata
Hasi Muse ise dört kız ile bir erkeğin en büyüklerdir. Nenemin gözlerinde daima
ışıltının, geleceğin, sevginin ışıklarını görürdüm. Tarlaya, bağa, bahçeye beni
de götürdüğünde anlattığı her acı hikâyenin sonunda gülümsemesini de bilen,
kalın gözlükleri ve tütünü keyifle çektiğini hatırlıyorum.
Bu evlilikten her daim kahramanım, rol
modelim, yaşlandığını hiçbir zaman kabul edemeyeceğim babam, babamın iki yarısı
seydi amcalarım ve de bana sevgi dolu bakışları ile iletişimini sıcacık olarak
gördüğüm bibim Fatma Qıde. Bir de söylemeye dilimin varmadığı, hayatının hep
kendisinden büyüklerle sürüklendiği ve bir kaza sonucu bize veda eden bibim
Zeva Qıde. Ruhu şad olsun. Bir de hiç görmediğim
iki can.
Dedem, nenem onların kardeşleri, ana ve
babaları nur içinde yatsınlar. Onlar içindir dualarımın en kıymetlisi.
Prof. Dr. Sadık Kartal
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
E-
posta; skartal@mehmetakif.edu.tr-
iznik.1966@gmail.com
Blog; http://sadikartal.blogspot.com/
Web;
https://abs.mehmetakif.edu.tr/skartal/

Cegaverliğinden yitliğinden ve dürüsluğunden dolayı babam Hasi üsi mılla benim adımı bu deyerli insanin adını vermiş mekanı cennet ruhu şad olsun
YanıtlaSilKıdık Memed dede cengaverliğinden, yiğitliğinden, dürüstlüğün den kendinden sonrakilere bir şeyler öğretip mirasını emin ellere bırakmıştır.
YanıtlaSilGüzel bir paylaşımdı eskileri yad ettik
YanıtlaSil