Şair,
roman ve öykü yazarı ve de öğretmen Rıfat Ilgaz yaşamında sınıftan uzaktı. Ama her daim sınıfta olması ile unutulmazdır;
Sınıfın ozanıyım mimli,
Hababam Sınıfı'nın yazarıyım ünlü.
Rıfat Ilgaz’ın müthiş eseri Hababam Sınıfı’nın unutulmaz
karakteri Mahmut Hoca’nın,
Okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde damı olan yer
değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı… Öğrenmenin,
bilginin var olduğu her yer okuldur,
repliği pandemili günlerde uzaktan eğitim savunucularının
başvuru kaynağı oldu. Mahmut Hoca’nın kastı bu muydu?. Derdimiz bu cümleler
ekseninde her türlü iyimser cümlelere, TV programlarına, internet alt yapısına,
tabletlere, uzman görüşüne rağmen okulun
eve sığmadığını naçizane anlatmaktır. Bize sorulan sorular ise şöyle;
1-
Bir sürü deneyim yaşadık. Deneyimden
hareketle uzaktan eğitim bundan sonra olur mu?
2-
Kayıpların telafisi mümkün mü?
Soruların cevabı
kısaca hayır da olsa okul sadece dört
yanı duvarla çevrili, tepesinde damı olan yer olmadığı gibi önünde camı
olan bir yer de hiç değildir. Eğitim
okulda ve okul yolunda gerçekleşir.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, eğitimin
yüzde 95'lerle TV ve yüzde 80 civarında internet sunumu ile yapıldığını
söyledi. Veri temelli konuştuğunu
söyleyen Bakan bir hanede kaç öğrenci olduğunu söylemedi. Ama biz televizyondan duyduk, çevremizden
işittik internet erişimine sahip olmayan hatta evinde televizyon
olmadığı için uzaktan eğitim uygulamasından mahrum kalan öğrencilerimizin çok
olduğunu. İnternet tabanlı organizasyon, EBA ve TV’lerin kısa sürede kurulumu ve
içerikleri konusunda sözümüz yok ama izleyici oranı(reyting) merak konusu. Malum
bir fatih projemiz var. Öğrencilerin tableti, sınıfların akıllı tahtası mevcut.
Yüz yüze eğitimde bunların başarıyı arttırdığı konusunda elimizde veri yok. Şimdiki
başarı nedir? Veriye dayalı bilgilere ihtiyaç var.
YÖK
tarafından Türkiye'de yükseköğretime ilişkin en yüksek katılımlı ve hizmet alımı
olmadan yapılan anketin ismi çevrimiçi eğitimin verimliliği. Soruyu nasıl sorarsanız cevabınızda
öyle olur mantığındaki anketin cevapları sayılarla, sonuç ise verimlikle
dolu. Ankete katılan öğretim
elemanlarının yüzde 97’si bilgisayar, tablet ya da cep telefonu gibi elektronik
cihazlarım var, demiş. Diğer sorular da cevaplar da aynı minvalde.
Eğitimin kalitesinin ve verimliliğinin makam
yükseldikçe iyimser cümlelere büründüğünü biliyorduk. Ama eğitimin tabanda
görülen kısmı çok farklı.
Televizyon,
internet, bilgisayar ve akıllı telefonun bulunduğu her ev bir eğitim yuvası olmadı.
Herhangi bir zaman ya da yere bağlı kalmadan, akıllı telefon, tablet ya da
bilgisayar gibi cihazlar vasıtasıyla öğrenme deneyimi yaşanmadı. Bu araçlar
yalnızca haber aracı olarak kullanıldı.
Çocuklar zamanı iyi yönetemediler, gece ile
gündüz birbirine karıştı, okulun verdiği planlı yaşam alt üst oldu. Hep aynı saatte uyunmadı. Her gün aynı saatte
kahvaltı-yemek yenilip ders için dinlenmeye geçilmedi. Okuldaki düzen evde
sağlanamadı. Her gün boyalı yaşamların dizileri, tüketime yönelik reklamlar,
bağışıklığı güçlendiren ilaçlar (besinler değil) izlendi. İnternet ve
televizyon bağımlılığı arttı. Gelecek kayboldu, kazanan televizyon, internet ve
uzaktan satıcılar oldu. Eve çok yakın ve de maske, mesafe ve musluğun olmadığı
marketlerin sayısı çoğaldı. Besinlerin olduğu semt pazarı ise çok uzaklarda
kaldı.
Uzaktan ders
anlatıldı yalnızca. Hâlbuki ders anlatılmaz ders yaşantı yolu ile işlenir. Yaşantı
eğitimin tanımında birinci kelime.
Çocuğun akranı ile birlikte sosyalleşmesi
olmadı. Öğrenmelerin kaynağının sınırını çizmek zor ama akrandan öğrenme en
iyisi. Uzaktan eğitim öğrenci ve öğretmen arasındaki iletişimi teknikleştirdi ve sosyalliği geride bıraktı. Bu da öğrenci -
öğretmen diyaloğu, sosyalleşme ve etkin öğrenme metotlarının çok daha geride
kalmasına sebep oldu.
Okul
sosyal çalışmaların yapıldığı, birlikteliğin olduğu, çeşitli aktivitelerin
yapıldığı ve paylaşıldığı bir ortamdır. Eğitim sistemimiz bunları unutsa da bir
müzik resitali uzaktan aynı coşkuyu vermedi, bir sanat ekinliği/ bir resim
sergisi sergilenip sunulmadı, bir spor karşılaşması olmadı, okulun bahçesinde
yıllarca anı olarak anlatılacak bir futbol maçı oynanmadı.
Eğitimin dışında da izlediğimiz TV’de son bir
yıldır her daim uzman görüşleriyle, tablolarla, sayılarla anlatılan
"virüs", "korona", "hastalık", "ölüm",
"salgın" gibi sözler oyun çağındaki çocuklarımıza hiç oyun gibi
gelmedi. Öğrenme kayıplarına dünden razıydık ama bir korku ikliminde evden
dışarıya tek iletişim kanalı olan o sihirli kutudan dış dünyadan haberlerle beyinlere
kazılan korkunun giderilmesi mümkün mü? Çözüm ise insanı bir makine gibi gören
ve buna göre tavsiyelerde bulunan uzmanlara
havale!
Ülkemizde
özel eğitim desteğine ihtiyacı olan ve bu eğitimi alan engelli çocuklar var. Eğitim merkezlerinde özel
eğitim alması gereken çocukların eğitimi uzaktan olmadı.
Yükseköğretim
bir mesleğe hazırlayan öğretim kurumlarıdır. Ustalık için mesleki bilgi ve becerinin
tam ve uyumlu olması lazım. Uzaktan eğitim ile ancak bilgi aktarıldı, o da
dinleyene. Beceri kazandırılamadı. Kayıp hanesi çok büyük.
Öğretmen
kendini bir robot olarak görmez. Öğrenmeyi bir süreç olarak görür. Süreci çok
boyutlu olarak yönetmeyi de bilir ve uygulamak ister. Cam önü tek boyutlu bir
öğrenme aktivitesi öğrenme ve öğretmenin doğasına aykırı olduğu görüldü.
Mahmut hocanın yukarıdaki repliğine,
Tulum Hayri; Allah aşkına hocam bu okulda insan ne öğrenir?
Mahmut Hoca; Yaşamayı, mücadele etmeyi, doğa ile savaşmayı öğrenirsiniz. Bilgili
olmayı, en önemlisi de kendinize karşı saygıyı öğrenirsiniz. Bu saydıklarım
eğer bir okulda yoksa orada sadece bir taş yığını vardır.
Sözümüz zorunlu kesintilere değil, yıllardır
ve fırsattan istifade uzaktan eğitimi savunanlara.
Bize
sorulan sorulara cevap ise,
Bizim zaten deneyimimiz vardı, hepimizim elinde bir cep telefonu,
Eğitim yaşantı ile gerçekleştiğinden telafisi mümkün olmuyor, geçmiş ola.
Prof. Dr. Sadık Kartal
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
E-
posta; skartal@mehmetakif.edu.tr- iznik.1966@gmail.com
Blog; http://sadikartal.blogspot.com/
Web;
https://abs.mehmetakif.edu.tr/skartal/
Sevgili hocam elinize sağlık güzel bir yazıydı.
YanıtlaSilUzaktan eğitim sınıfta yapılan eğitimin alternatifi olamaz ancak zorunluluktan başvurulan bir yöntemdir. Sonucları ise ortadadır ve iç acıcı degildir. Çünkü egitim ders aktarmak degil öğrencide program amaçları doğrultusunda kazanım saglamaktir
YanıtlaSilElinize yüreğinize sağlık hocam (Sancaktepe ilkokulu 1990 ilk okul ogrenciniz)sevgi ve saygılarımı sunuyorum
YanıtlaSilEsra Arslan
SilEğitimin Z raporu olmuş eline sağlık hocam /t bayar
SilSadık hocam elinize dilinize yüreğinize sağlık mükemmel bir yazı olmuş
YanıtlaSilSadık Hocam, yazı için teşekkürler, elinize sağlık.
YanıtlaSilHer yere lavanta tepesi açıp içini nasıl dolduracaklarını düşüneceklerine. Eğitimdeki bu açığı nasıl kapatacaklarını düşünsünler, ama bir çoğunun umurunda değil. Eline sağlık sadık hocam
YanıtlaSilHOCAM ÇOK GÜZEL BİR YAZI OLMUŞ EMEĞİNİZE SAĞLIK
YanıtlaSil