Bol korunaklı, bol
güvenlikli betonarme mekânlara ve de dünya âlemle canlı yayınla bağlandığımız
tek ve modern iletişimimiz olan TV’ye mahkûm edildiğimiz şu günlerde sihirli
kutudaki iç ses “eğitimden mahrum” olanlar konusundaki üzüntüsünü uzmana
soruyordu. Bol kitaplı bir mekânda kadraja sığmayan uzman ise uzaktan eğitimden
dem vuruyordu. Bu eğitim şeklinin dünyanın her yanında var olduğunu belirten
uzman, gayet tebessümlü haliyle geç kaldığımızı bile serzenişli haliyle
anlatıyordu. Tüm dünyanın neresinde var diyesim geldi, ancak, iç sesler iki kişi
arasında. Modernitenin ruhu bu. Birisi soru sorar, uzman cevap verir. Demokrasi
budur, iletişim budur, öğrenme böyle gerçekleşir. İzole edilmiş “modern yaşam”larımızda
üçüncü sese gerek yoktur. İnsanları muktedire bağlı hale getirmenin daniskası
olan bu anlayışın dünya âlemi ne hale getirdiği de ortada. Modernitenin, bol
korunaklı yapıların, hijyenin, bireyselliğin getirdiği noktaya değinmeden önce
uzmana eğitimi tanımlamak gerek.
Eğitim programının içeriği ve süresi ile zorunlu
ara vermeleri ayrı tutarsak eğer kastınız eğitim yapmak ise okul ve okul
yolunun yerini hiçbir şey tutmaz. Eğitim etkileşimdir. Etkileşim ise etkiye
karşın tepkidir. Davranışın görünümü tepkidedir. Görünüm ise yalnızca sizin
eğitimi dört seçeneğe indirgediğiniz seçeneklerle ölçülmez. Eğitim
sosyalleşmedir. İnsan davranışlarının çoğu yapay ortam olan okulda değil, kitle
eğitimine katılan diğerlerinden edinenlerden kazanılır. Okul toplumdur. Okula
giden yolda karşılaştığınız her unsur toplumun bir aynasıdır. Okul kutsaldır.
Çünkü orada kazanımlar ve fırsatlar vardır. Yani okul yolu formal ve informal
öğrenmenin yoludur. Bu öğrenmenin içinde her şey vardır.
Okul yolu artık virüslerle dolu. Sonuca odaklanmak
sebebi görmemek anlamına gelir. Gelinen noktada yalnızca uzmanların değil,
durumun vahametine tanıklık edenlerin de söyleyecek lafları vardır, diye
düşünmek gerek.
Sağlıkta devrim denilerek insan yaşamı
kimyasala bağlandı, insan ömrünün kaliteli olacağı söylendi, sonuçta yaşam
standartlaştırıldı. Kaliteli yaşam nerede diyenlere psikolog adres gösterildi.
Ruh sağlığı beden sağlığı bütünselliği denilip iki halde de insanlar eczaneye
yönlendirildi. Alternatifi var denildiğinde gerici yobaz olarak damga vuruldu.
İlerledi denilen sağlık hizmetlerinin popüler virüsle baş edemeyip çözümün vatandaşa
havale etmesi hakikaten ilginç. Hasta yoktur hastalık vardır onlar da benim tanımladıklarımdır
diyen ilaççılar ile onların satıcıları ne zaman birey yektir kimseye benzemeyecek
diyecekler. Belli bir yaş grubunu potansiyel hastalıklı olarak gösterip onlara
her daim eczanenin yolunu göstermek sağlığın vazgeçilmez politikası oldu. Dem
bu dem deyip oluşturdukları standartları beynimize kazımaya devam ediyorlar.
Çünkü uzmana soru sorulur, hijyen çağının sihirli kutusunun etrafındakiler de
onu dinler ve uygular. Uzaktan kumandalarla bedenlerin yönlendirilmesi ve
kapalı kapılar arkasına hapsedilmesi. Nedene değil sonuca bakarak tüketilen
ilaçlarla hastane sayısı sağlıkta reform olarak gösterildi. Ama reformda
aksilik yoktur, gelişme vardır.
Virüsün
bir diğer ayağı ise ekonomi. Bu konudan pek anlamam ancak sanki en büyüğü ve
belirleyici olanı. Gelişmişlik diyerek köşe başına AVM açıp bunu çağdaşlık
olarak lanse edenler, AVM’leri yüksek korunaklı hale getirerek hava bile
sızmasın diye her tarafını kapattılar. İçine “modern”leri koyarak günümüz
yaşamının adresi olan reklama çıktılar. Pek havalı olan AVM’ lerin
havasızlığının getirdiği salgın ortamın efektleri her halde zamanla volümü
yüksek oranda devam edecek. Sırf daha çok para için cafcaflı ambalajları ile tüm
ürünlerde albeni oluşturuldu. Ekonomi bir denge işi midir yoksa büyük olan
yaşasın hali midir? Ama AVM’yi yapanlar da marketlerde ambalajlı ürünü satanlar
da aynı kaynaktan. Onlara bir şey olacağını sanmıyorum, ancak, eli mahkûm
olanların işi her daim zor olmuştur. AVM’lerin görkemini, yanı başımızdaki
markette her şeyin oluşunu reform olarak belirtenler, reformun sonucunda
virüsün olduğunu ve standartlara mahkûm olacağımızı hiç söylemediler.
Kentleşmeyi
teşvik ederek kent yaşamının temizlik, modernlik, eğitim düzeyi yüksek, modern
yaşamlar, medeniyet, ivme, gelişme olarak belirtip göç teşvik edildi. Dışarıdan
devasa görülen ancak nefesimizi kesip güzel havamıza engel olan beton bloklar yan
yana üst üste dizildi. Yeşili tahrip edip modern yaşamları vaat edenler
virüslere sebebiyet verdiklerini söylemediler. Karbon monoksite dönüşen kent
sokaklarını ışıklarla donatıp işte kent bu dediler. Şimdilerde çıkıp temiz hava
teneffüs edin diyenlere nerede o hava demek gerek.
Bol reklamlı günümüzde her şeyi temizleyen
pirü pak eden temizlik materyalleri envai çeşit. Her kesime her ortama robotik
halleriyle bilumum mikropların “yok edicisi”dir, onlar. Her birinin rakiplerine
göre iddiası yüksek temizlik malzemeleri havamızı, suyumuzu ve doğamızı
kirlettiler. Şimdilerde de onlara daha da sıkıca sarılmamız gerekiyormuş.
Tembihler o yönde. Süreyi ve materyali iki katına çıkarmak gerekiyormuş. Hijyen
olan doğamızı hijyen olduğu söylenenler öldürdü. Başka bir dünya mümkün değil
diyenlere inat her türlü dezenfektan yetmezmiş gibi daha fazlasını kullanmayı
önerdiler.
Bazen serde eğitimci olmaktan kelli “çocuklar
neden reklamları dikkatle izlerler” minvalinde suallerle karşılaştığım olur. Cevap
kolay, çünkü ses ve renklerde hız var. Büyükleri, hızla büyüyen nesilleri doyumsuzluktan
ve her şeyi beğenmemekten mustaripler. Hızlı yaşam, fast food, ayaküstü
görüşmeler, internet hızı, uçak hızı, araba hızı, telefon hızı, oyun hızı velhasıl
hayatın hızlılığı. Hız her şeyin sayısallaştırıldığı bir çağda en büyük
gösterge oldu. Performansa dayalı yaşam başarımızın kriteri oldu. Sporcunun
rakibe karşı hızı, öğrencinin test çözme hızı, memurun işçinin çalışma hızı
üstün performans göstergesi. Dur durak bilmeyen bu yaşamda hikmetinden sual
olunmaz bir tonda virüslü günlerde herkese istirahat önerildi.
Birkaç
yıl önce elektronik postama gelen bir iletiyi açtığımda makinamdaki birçok
dosya heba oldu. Çok üzülmüştüm. Birkaç saat sonra ikinci bir postada 200 TL.
ilgili hesaba yatırıldığı taktirde dosyalarımın onarılacağı önerisi geldi. Hijyen ve shov çağında dünya ahvali bu
minvalde. Bir de tahmin. Artık her şey
uzaktan olacak?!...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilZihnine, kalemine sağlık Sadık hocam.
YanıtlaSilTesbitler doğru da insanoğlunun çıkışı nerede bulacağı yine yanıtsız...
YanıtlaSilEmeklerine sağlık hocam. Maalesef durum böyle. Ben bile canlı yayında ders anlatıyorum.
YanıtlaSil