Sabah erkenden beyaz yaka ve siyah önlüklü
kıyafetimle ve de bez parçasından yapılmış çantamla okul yolundayım artık.
Heyecanlıyım çünkü okula başlıyorum. Daha sonradan öğrendiğim 29 şekilden
oluşan harfler elime tutuşturuldu. Memet, Rıfat, Memet ve diğerleri ile okula
giden yol bizim için en büyük sosyalleşmeydi. Ama 29 harfin akşama ezberlenecek
olması heyecan artı korku iklimine dönüştü. O gün bugün okul yolundayım,
heyecanım ve korkum hiç dinmedi. Bugün bildiklerimin inşasına sebebiyet o 29
harf olsa da o günden hafızamda kalan Memet, Rıfat ve Memet ve diğerleri ile yaşadıklarım
dün gibi hafızamda yer alıyor. Onlar her daim tertibim oldular. Onlarla
yaşadıklarım çağrılmaya hazır ve nazır vaziyetteler.
Yine
okul peşindeyim. Yılın en güzel mevsimi olan mayıs ayında bu sefer heyecan ve
korkumu besleyen uzak diyarlardaki okul ve okulu çevreleyen unsurlar. Bu
yazımın amacı da bu cümlelerden sonra gördüklerimi yazmaktı, ama olmadı. Olmamasına
sebebiyet yine okulla ilgili bildiklerimin bam teline basılması. Milli eğitim
Bakanı Ziya Selçuk, yeni bir modelden bahsetmiş, bundan mütevellit basın da yine
sistem değişikliğinden dem vurmuş. Yeni düzenleme Türkiye’nin geleceği diye
belirtilerek günümüz moda kelimesi proje ile de süslenmiş. Proje, Türkiye’nin
dünyada coğrafyasıyla onurla, haysiyetle dimdik ayakta durabileceği şeklinde
bir hayli iddialı.
Bakan Selçuk’un açıklamasında ders sayılarının azaltılması ifadesi
basında sistem değişikliği, öğrenciler arasında da sevinçle karşılandığını
tahmin ediyorum. Ama asıl derdimiz merkezi sınavlar, özel okulların
başarısızlığı, dershaneler, test kitapları, ezbercilik ve öğrencinin okula istemeyerek gidişi.
Güzel
söz söylemek dile mahsus bir özellik te olsa insan gönülden geleni bekler.
Bakan’ın “… sadece bilgiyi hazır olarak alıp bunu tekrar etme noktasında
başarılı olup olmadıklarının hafızaları ölçerek test edilmesi elbette doğru
değil. …teorik olarak bir matematik dersi değil, matematik uygulamalarıyla da
ilişkilenmesi gerçekten çok önemli,,,” sözü oldukça hoş. Hatırlatmak gerek
matematik dersinin ismini matematik uygulamaları olarak değiştirmek yetmiyor. Bakanın
söylediklerini incelerken bir haber dikkatimi çekti. Bir ilde meslek lisesi
öğrencileri okul bahçesinde tarım uygulamaları yaparak bildiklerini uygulamaya
geçirmişler. Bakanlıktan beklenen merkezi olarak proje, model geliştirerek
insanların kafalarını karıştırmak değil, yerel projeleri her daim desteklemek
olmalıdır. Kamera karşısında söylenenlerin yerelin çalışmalarına ket vurduğu
tecrübeyle sabittir.
Bakan Selçuk’un sistem kavramını çok kullandığını biliyoruz. Hatta
sistem değişikliği ifadesi de istemediğin kadar. Bakanın “ çocuğun hadiseleri
ve eşyaları bir bütün olarak bakma..” sözü oldukça yerinde. Ancak bizim eğitimin
sistem derdi öğrenciyi her yönüyle eğitmek. Merkezi sınavlar, bilgi
yarışmaları, ders sayısının çokluğu hep buna örnektir. Çocuğun ilgi/yeteneği
doğrultusunda olay ve eşyalara bakmasını sağlamak hiç derdimiz olmadı. Bir de
yeri gelmişken söyleyelim. Eğitim sistemi kavramı etrafında ele alınan konular
hep parça olarak ele alındı, sistem bütünlüğü ile bakılmadı. Bakanın yanılgısı
da aynı noktada. Örneğin son “lisede ne yaptık” tasarımında lisedeki
düzenlemeler eğitim sistemindeki değişiklik olarak anlatılıyor. Ligin sonuna
gelinen şu günlerde heyecanı artan futboldan örnek verirsek; 11 kişiyle oynanan
bu oyunda her bir futbolcunun takıma yani sisteme kendi mevkiinde yani yeteneği
oranında katkıda bulunması beklenir. Ama oyun bir bütündür. Bir oyuncunun iyi
olması yetmez. Bakanın açıklaması Murat’ın deyimiyle orta saha ofansif bir
harekattır. Bir parçadaki düzenlemenin sistem
değişikliği olarak belirtilmesi sistemin ruhuna aykırıdır.
Bilgisayarın başına oturduğumda amacım bunları bloğa yazmak değildi.
Katıldığım bir okul ziyaretinde gördüklerimle beraber Köstence- Galati hattında
Tuna Nehri’nin muhteşem akışını hafızamdaki türkülerle anlatmak ve Hünkâr Camisindeki
hoşgörü iklimi ile Kral Camii sininin mimari eşsizliğini yazmaktı, amacım.
Söyleyeceklerimi İstanbul’un fantatistikliği ile de süsleyecektim. Ancak şunu
da yazacaktım. Eğitimin soğuk yüzü her yerde. Dört duvar arasında bir kara
tahta, beklentisi her zaman tavan yapmış otorite sahibi öğretmen ve her daim
çiçek vaziyette öğrenciler. Büyüklerin dünyasına zorla sokulmaya çalışılan
“öğrenmeye muhtaç” çocuklar. Ama biz de
bir fark var. Yeni biri geldiğinde;
-
Önce ofansif hareketler söyler,
-
İvme, değişim, reform, gelişim havada
uçuşur.
-
Sonra defansif harekatlarla kendini
savunmaya çalışır.
Yukarıdakiler aşina olduğumuz
durumlar. Ancak Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un 2023 vizyon belgesi ve son
liseler için ne yaptığı sunumunda sıkça dile getirdiği ve pek te üzerinde
durulmayan çift kanatlı eğitim söylemi. Kanatın birine aşinayız ama maneviyatla
dolu diğer kanadın içeriğini ve yönünü hazırlanacak ders çizelgeleri ve öğretim
programlarında göreceğiz.
Yorumlar
Yorum Gönder