2014 Mart'ın da yayımlanan Kanun'la ortaöğretim ve yükseköğretime giriş sınavlarına hazırlık niteliğindeki dershanelerin 1 Eylül 2015 tarihinden itibaren faaliyetlerinin sonlandırılacağı hükme bağlanmıştı. Biz de âcizane olarak bu kapatılmanın arifesinde çorbada tuzumuz olsun misali netice itibarıyla hayırlı bir iş yapılmakta hevesiyle Dershaneme Dokunun Lütfen!(Radikal İki 01.12.2013) adlı bir yazı yazmıştık. Hevesimiz kursağımızda kaldı ve kanunun yayımına müteakip CHP'li bazı vekiller düzenlemenin Anayasa' ya aykırılığı iddiasıyla yüce mahkemenin yolunu tuttular. Dershanelerin kapatılmaması konusunda Anayasa Mahkemesi (AYM) dava dilekçesini haklı bularak yola devam dedi. Bize ikinci yazı düştü ve ismi de Dershaneme Dokunmayın Lütfen! oldu İptal davasında ve AYM kararında ele alınan eğitimle ilgili düşüncelerin kabul görmüş eğitim ilkelerine göre kritize edilmesi temel çıkış noktamız oldu.
İptal talebinde ".....rekabete dayalı eğitim sisteminde öğrencilerin eğitimleri ve gelişimleri için okul dışında çözüm aramak zorunda kaldıkları ve dershaneler sayesinde bu eksikliklerini kapatmaya çalıştıkları, dershanelerin kapatılmasının getireceği zararın yararından fazla olduğu ........" belirtiliyor.
İptal talebinde ".....rekabete dayalı eğitim sisteminde öğrencilerin eğitimleri ve gelişimleri için okul dışında çözüm aramak zorunda kaldıkları ve dershaneler sayesinde bu eksikliklerini kapatmaya çalıştıkları, dershanelerin kapatılmasının getireceği zararın yararından fazla olduğu ........" belirtiliyor.
Ancak, dershaneler açık kapatma için değil kar amacıyla varlar. Dilekçede ifade edilen siyasi ve eğitimcilerin sarfı nazar ettikleri nokta okulun öğrenciyi yalnızca sınava değil hayata hazırladığıdır. Eğitimde rekabet diyenlerin öğrencinin sosyal yaşamdan kopuk, yarış atı gibi yarıştırıldıkları, birbirlerine deyim yerindeyse "çelme taktıkları" bir anlayışı savundukları bir gerçektir. Ezberce söylenen rekabet sözcüğünün ilkesel olarak ciddi eğitim bilimcilerce kabul görülmediği ile ilgili örnek Montessori'dir. Okulu "sınırlar içinde özgürlük" olarak tanımlayan eğitimci Maria Montessori rekabet ve kıyaslamanın çocukta başarısızlık duygusu tattırdığını söylerken herhalde çok haklıydı ki öğrencilerimiz okula giderken iki ileri bir geri gidiyorlar.
İptal dilekçesinde dershanelerin varlığı eğitim hakkı kapsamında ele alınıyor. Eğitim hakkını yalnızca bir eğitim sunumu olarak düşünmek kamuoyundaki bir yanılgı ve eğitim literatüründeki bir eksiklikten kaynaklanıyor. Hâlbuki eğitim hakkı Uluslararası sözleşmelerde kabul görmüş haliyle sunumu/mevcudiyetinin yanında başta en savunmasız konumdaki gruplar olmak üzere herkes tarafından ayrımcılığa uğramaksızın fiziksel ve ekonomik olarak "erişilebilir" olmasını, müfredat ve öğretim yöntemleri dahil olmak üzere, öğrenciler ve ebeveynler açısından yeterli nitelikte ve kalitede "kabul edilebilir" olmasını, eğitim sisteminin farklı sosyal ve kültürel gruplardan gelen öğrencilerin ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde "esnek bir yapıda" olmasını gerektiriyor. Lafı dolandırmadan söylersek dört duvarlı fiziki mekâna okul tabelası asmak bir de ders kitabı hazırlayıp öğretmenin eline tutuşturmak eğitim hakkı sağlandı anlamına gelmiyor. Dava dilekçesinde ve AYM kararında sıkça fırsat eşitliği kavramı geçiyor ve dershanelerin bu fırsat eşitliğini sağladığı ifade ediliyor. AYM nin dayanağını teşkil eden Anayasa'nın eğitim öğretimle ilgili 42. Maddesinde ve buna göre oluşturulan yasal metinlerde (Örneğin 1739 sayılı ME Temel Kanunu'nda) fırsat eşitliğinin çerçevesi özel eğitime muhtaç çocuklar ile sosyo ekonomik açıdan yetersiz ancak başarılı öğrenciler lehine düzenlemenin yapılması olarak çiziliyor. Dershanelerden parası olanların faydalandığı demek daha doğru olmaz mıydı?
Bir de son yıllarda moda olan ve herkesin kullandığı ancak eğitime bir türlü link atamadığımız girişimcilik var. Moda veya klişe deyimleri kullanmak söylenenleri meşrulaştırdığı gibi bilimsel olarak ta yönetim organlarının başvurduğu bir stratejidir. Bu taktiğin hem dava dilekçesinin hem de AYM kararının ruhunda yer aldığı anlaşılıyor. Girişimcilik, eğitimi kar sağlamanın bir sonucu olarak gören neoliberal politikaların bir sonucudur. Ancak davayı açan kurumun fikri ve tarihsel arka planında ve AYM nin kararlarına temel teşkil eden Anayasa da sosyal devlet ilkesi var. Anayasada eğitim hakkı sosyal hak kapsamında yer alıyor.
AYM kararında dershanelerin öğrencilerin bilgi eksikliklerini giderme veya bilgilerini artırma amacına hizmet ettikleri belirtiliyor. Bu anlayış okulun yalnızca bilişsel bilgi yükleme yeri olarak düşünmenin sonucu. Hâlbuki okulun en önemli işlevi hayata hazırlıktır. Çok denklemli problemler orada çünkü.
AYM kararında "Bir üst okula ve yükseköğretime giriş sınavlarına hazırlık ihtiyacını karşılayacak okul dışı alternatif imkânlar sağlanmadan dershanelerin kapatılarak eğitim sisteminden çıkarılması, eğitim ve öğrenim hakkına yönelik ölçüsüz bir sınırlamadır."deniliyor. "Okula alternatif" kavramı mevcudun yerini tutma anlamında kullanılır. Böyle bir yaklaşım "geleneksel" olarak dershanelerin eğitime "destek" oldukları anlayışına da terstir. Söylediklerimizi toplarsak dershane, test, bilgi yükleme eşittir ezbercilik. Hal vaziyet bu minvalde.
İptal dilekçesinde dershanelerin varlığı eğitim hakkı kapsamında ele alınıyor. Eğitim hakkını yalnızca bir eğitim sunumu olarak düşünmek kamuoyundaki bir yanılgı ve eğitim literatüründeki bir eksiklikten kaynaklanıyor. Hâlbuki eğitim hakkı Uluslararası sözleşmelerde kabul görmüş haliyle sunumu/mevcudiyetinin yanında başta en savunmasız konumdaki gruplar olmak üzere herkes tarafından ayrımcılığa uğramaksızın fiziksel ve ekonomik olarak "erişilebilir" olmasını, müfredat ve öğretim yöntemleri dahil olmak üzere, öğrenciler ve ebeveynler açısından yeterli nitelikte ve kalitede "kabul edilebilir" olmasını, eğitim sisteminin farklı sosyal ve kültürel gruplardan gelen öğrencilerin ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde "esnek bir yapıda" olmasını gerektiriyor. Lafı dolandırmadan söylersek dört duvarlı fiziki mekâna okul tabelası asmak bir de ders kitabı hazırlayıp öğretmenin eline tutuşturmak eğitim hakkı sağlandı anlamına gelmiyor. Dava dilekçesinde ve AYM kararında sıkça fırsat eşitliği kavramı geçiyor ve dershanelerin bu fırsat eşitliğini sağladığı ifade ediliyor. AYM nin dayanağını teşkil eden Anayasa'nın eğitim öğretimle ilgili 42. Maddesinde ve buna göre oluşturulan yasal metinlerde (Örneğin 1739 sayılı ME Temel Kanunu'nda) fırsat eşitliğinin çerçevesi özel eğitime muhtaç çocuklar ile sosyo ekonomik açıdan yetersiz ancak başarılı öğrenciler lehine düzenlemenin yapılması olarak çiziliyor. Dershanelerden parası olanların faydalandığı demek daha doğru olmaz mıydı?
Bir de son yıllarda moda olan ve herkesin kullandığı ancak eğitime bir türlü link atamadığımız girişimcilik var. Moda veya klişe deyimleri kullanmak söylenenleri meşrulaştırdığı gibi bilimsel olarak ta yönetim organlarının başvurduğu bir stratejidir. Bu taktiğin hem dava dilekçesinin hem de AYM kararının ruhunda yer aldığı anlaşılıyor. Girişimcilik, eğitimi kar sağlamanın bir sonucu olarak gören neoliberal politikaların bir sonucudur. Ancak davayı açan kurumun fikri ve tarihsel arka planında ve AYM nin kararlarına temel teşkil eden Anayasa da sosyal devlet ilkesi var. Anayasada eğitim hakkı sosyal hak kapsamında yer alıyor.
AYM kararında dershanelerin öğrencilerin bilgi eksikliklerini giderme veya bilgilerini artırma amacına hizmet ettikleri belirtiliyor. Bu anlayış okulun yalnızca bilişsel bilgi yükleme yeri olarak düşünmenin sonucu. Hâlbuki okulun en önemli işlevi hayata hazırlıktır. Çok denklemli problemler orada çünkü.
AYM kararında "Bir üst okula ve yükseköğretime giriş sınavlarına hazırlık ihtiyacını karşılayacak okul dışı alternatif imkânlar sağlanmadan dershanelerin kapatılarak eğitim sisteminden çıkarılması, eğitim ve öğrenim hakkına yönelik ölçüsüz bir sınırlamadır."deniliyor. "Okula alternatif" kavramı mevcudun yerini tutma anlamında kullanılır. Böyle bir yaklaşım "geleneksel" olarak dershanelerin eğitime "destek" oldukları anlayışına da terstir. Söylediklerimizi toplarsak dershane, test, bilgi yükleme eşittir ezbercilik. Hal vaziyet bu minvalde.
Yorumlar
Yorum Gönder