Eğitimin sürekli bir ihtiyaç olarak önümüze konulduğunu belirten Ivan Illich'in yıllar önceki düşünceleri günümüzde ivme kazanarak şiddetini arttırıyor.
Eğitim ihtiyacının toplumsal statü, makam-mevki daha çok para getireceği şeklindeki argümanlar işleniyor hafızamıza. Bir de eğitimin sonuçları üzerinde düşünsek derim. Ama eğer ölçütümüz istatistik dolayısı ile ölçme araçlarıyla eğitimin sonuçları hakkında fikir beyan eyleyecek isek o zaman yıllar öncesinden Platon deyimiyle söylüyorum "... ölçme sanatının evrensel olduğuna "" inanıyor " daha büyük veya daha küçük olanla amaca daha uygun olanı birbirine karıştırıyoruz" demektir.
17. Yüzyılda yaşamış piskopos J.A. Comenius "modern okul"un kuramcılarından kabul edilir. Yedi ya da on iki yıllık zorunlu eğitimi önerir. Çünkü O, okulu "her şeyi öğreten" düzenekler olarak tanımlar. Seri üretimin ilk kuramcılarından birisi olarak Comenius'un düşünceleri hala yaşıyor olsa gerek ki günümüzde projelere isim babalığı yapıyor.
Eğitimi sürekli olarak bir ihtiyaç olarak belirtmeye bizden bir örnek. Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı Bilim ve Sanat Merkezine öğrenci seçimi için sınav yapıldı. İlkokul 2, 3 ve 4. Sınıflar sınava girdiler. İlk heyecanlarını yaşadı anne-babaları. Ancak çocuklar ne olduğunun farkında bile değillerdi. Pozitivizmi kendine ilke edinen, toplumsal hafızamızı psikolojinin ilkeleri ile doldurmaya çalışan MEB'in öğretisi bu yaş çocuklarının oyun çağında olduğunu söyler. Ne kadar tezat değil mi? Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı bu çocukları bir "eğitim baba" edasıyla kucaklarken keşke onların ruh dünyalarını okusa da ona göre bir eğitim ihtiyacı belirlese. Ama yok, çocukları "yapay bir dünyada" "iyi bir yaşantıya" hazırlıyor MEB. Okulda kazandıkları "bilgi stoku" nun değerine inandırılıyorlar. Testleri yüksek bir hızla çözdürerek zamanı tasarruflu kullanma becerisi öğretiyorlar.
"Eğitim bir ihtiyaçtır" argümanına eğitimin sonuçlarına bakarak değerlendirmek gerekir. Okulda bulunma süresi arttıkça, insanlara daha çok bilgi yüklendikçe olanlardan birkaç örnek;
- İnsan davranışlarını standartize etmeye çalışan okul sayesinde hastalık sayısı arttı, sağlıklı yaşamdan ziyade insanlar hastalıklara kobaylık yapıyorlar. Dolayısı ile İlaç/sağlık malzemeleri üreticilerinin üretim potansiyellerine destek olunuyor.
- Standartlaştırılmaya çalışılan insan davranışları sonucunda psikologlara yönelim arttı.
- Televizyondan bir haber. Büyük bir ilimizde devletin desteğiyle ilkokul çocukları için kalp taraması projesi başlatılmış. Sağlık kuruluşlarına müşteri avı. Okullar her daim diğer kurumlar için büyük bir potansiyel.
- Teorik eğitimle zorlaşan hayat,
- İşsizliğin ötelenmesi ve kartopu gibi büyümesi,
- Dijital eğitimle okullar daha zevkli argümanıyla insanların teknolojiye bağımlılığı arttı, yaratıcılık düştü.
Söylenecek çok şey var, ama eğitim bu kadar şart mı diyerek sözü noktalamak istiyorum.
17. Yüzyılda yaşamış piskopos J.A. Comenius "modern okul"un kuramcılarından kabul edilir. Yedi ya da on iki yıllık zorunlu eğitimi önerir. Çünkü O, okulu "her şeyi öğreten" düzenekler olarak tanımlar. Seri üretimin ilk kuramcılarından birisi olarak Comenius'un düşünceleri hala yaşıyor olsa gerek ki günümüzde projelere isim babalığı yapıyor.
Eğitimi sürekli olarak bir ihtiyaç olarak belirtmeye bizden bir örnek. Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı Bilim ve Sanat Merkezine öğrenci seçimi için sınav yapıldı. İlkokul 2, 3 ve 4. Sınıflar sınava girdiler. İlk heyecanlarını yaşadı anne-babaları. Ancak çocuklar ne olduğunun farkında bile değillerdi. Pozitivizmi kendine ilke edinen, toplumsal hafızamızı psikolojinin ilkeleri ile doldurmaya çalışan MEB'in öğretisi bu yaş çocuklarının oyun çağında olduğunu söyler. Ne kadar tezat değil mi? Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı bu çocukları bir "eğitim baba" edasıyla kucaklarken keşke onların ruh dünyalarını okusa da ona göre bir eğitim ihtiyacı belirlese. Ama yok, çocukları "yapay bir dünyada" "iyi bir yaşantıya" hazırlıyor MEB. Okulda kazandıkları "bilgi stoku" nun değerine inandırılıyorlar. Testleri yüksek bir hızla çözdürerek zamanı tasarruflu kullanma becerisi öğretiyorlar.
"Eğitim bir ihtiyaçtır" argümanına eğitimin sonuçlarına bakarak değerlendirmek gerekir. Okulda bulunma süresi arttıkça, insanlara daha çok bilgi yüklendikçe olanlardan birkaç örnek;
- İnsan davranışlarını standartize etmeye çalışan okul sayesinde hastalık sayısı arttı, sağlıklı yaşamdan ziyade insanlar hastalıklara kobaylık yapıyorlar. Dolayısı ile İlaç/sağlık malzemeleri üreticilerinin üretim potansiyellerine destek olunuyor.
- Standartlaştırılmaya çalışılan insan davranışları sonucunda psikologlara yönelim arttı.
- Televizyondan bir haber. Büyük bir ilimizde devletin desteğiyle ilkokul çocukları için kalp taraması projesi başlatılmış. Sağlık kuruluşlarına müşteri avı. Okullar her daim diğer kurumlar için büyük bir potansiyel.
- Teorik eğitimle zorlaşan hayat,
- İşsizliğin ötelenmesi ve kartopu gibi büyümesi,
- Dijital eğitimle okullar daha zevkli argümanıyla insanların teknolojiye bağımlılığı arttı, yaratıcılık düştü.
Söylenecek çok şey var, ama eğitim bu kadar şart mı diyerek sözü noktalamak istiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder